21. Juni 2025

Almanya nereye gidiyor?

Almanya'nın yeni parlamento seçimleri, ülkenin siyasi manzarasını kökten değiştirerek, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana en sarsıcı etkilerden birini yaratabileceğini gözler önüne seriyor.

spot_img

EN SON EKLENENLER

Çocuklarımız Tehlikede: Akran Zorbalığı ve Mobbing Sessiz Can...

Zorbalık Artıyor, Sessizlik Derinleşiyor En çok Mail aldığım konuyu sizlerle...

15 TEMMUZ ÖNCESİ NÜRNBERG’DE GÜÇLÜ BİRLİK ÇAĞRISI

NÜRNBERG BAŞKONSOLOSLUĞU’NDA 15 TEMMUZ HAZIRLIĞI Türkiye Cumhuriyeti Nürnberg Başkonsolosluğu, 15...
spot_img
spot_img
spot_imgspot_img

Devam / Weiter ↓

Almanya, uzun yıllar boyunca barış, sosyal adalet ve büyüyen güçlü ekonomi temelleri üzerine kurulu bir siyaset izledi. Bu sağlam temeller, Almanya’yı istikrarlı bir demokrasi ve hukuk devleti olarak ayakta tuttu. Yetmiş beş yıldan bugüne süren zaman diliminde, bu imaj ile dünyanın üçüncü ekonomisini, Avrupa’yı yaktıkları II. Dünya Savaşı’nın külleri üzerine inşa etmeyi başardılar.

***

Ancak şimdi Alman siyasi dinamikleri yorgun, çaresiz ve biraz da yalnız! Son on yıl, Almanya için hiç yaramadı; talihsizlikler üst üste geldi. Almanya, şok üstüne şok yaşadı. Son on yılda her şey kötü, hem de çok kötü gitti.

***

Suriye’deki iç savaştan kaçan bir milyon mültecinin yanı sıra, Ukrayna’dan gelen 900 bin mülteci Almanya’nın sokaklarını doldurunca, ülkenin sosyal kasasındaki birikintisi hızla azaldı. Bitmeyen, siyasetin 50 yıldır çözüm bulamadığı yabancı sorunu yine birinci gündem maddesi haline geldi. Almanya’da son 60 yılda yabancılar ve Almanlar arasında zar zor kurulan entegrasyon süreci tehlikeye girdi. Hem Alman hem de yabancı kökenliler kendilerini rahatsız hissetmeye başladı; sosyal yaşam ve birliktelik zarar gördü. Herkes, öz kültürünün kabuğuna çekildi.

***

Trenlerde, otobüslerde, sokakta kimse kimsenin yüzüne bakmaz oldu; başlar eğik ve yere bakıyordu. Almanlar ile göz göze gelen yabancı görünümlüler ise “Ben yeni değilim, çok uzun yıllardır Almanya’da yaşıyorum” bakışı takınıyordu.

***

Pandemi sonrası Almanya, sosyal ve ekonomik yapısal zorluklar yaşıyordu. Paylaşım makası çok açılmıştı. Almanya’nın hiç yaşamadığı bir pahalılık, düşük gelirli kesimleri iyice ezmeye başlamıştı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’yı Almanya yapan, tüm dünyanın takdir ettiği çalışkan ve keşifçi Almanların çoğu vefat etmiş ya da emekli olmuştu. Alman sanayisi, kalifiye eleman bulmakta zorlanıyordu. “Made in Germany” kavramı tehlikeye girmişti. Bunun üzerine, özellikle sanayi yatırımları için aşırı bürokrasi ve son derece denetleyici uzun kriterler listesi eklendi. Bu, Alman ekonomisini boğdu; sanayi yatırımları yavaş yavaş yurtdışına kaçmaya başladı. Öte yandan, iş bilen yabancılar Almanya’yı tercih etmiyordu. Yenilikçi ve vizyoner yabancı iş gücü, Almanya’nın bitmeyen yabancı, göçmen ve mülteci tartışmalarından dolayı elinden kaçıyordu. Nitelikli elit yabancılar göçmen muamelesi görmek istemiyordu. Buna karşılık, Almanya’ya sığınan mültecilerin çoğu basit işlerde çalışıyor ya da küçük esnaflığa eğilim gösteriyordu veya devletin sosyal yardımlarıyla hiç çalışmadan yaşamaya devam ediyordu.

***

Ancak dünya durmuyordu. Almanlar artık, özellikle otomotiv ve makine sanayisinde rakipsiz değildi. Daha düne kadar ‘çakma çakmak’ bile yapamayan Çin’in inanılmaz yüksek teknolojik buluşlarının yarattığı acımasız rekabet, Almanya’yı şoke etmeye devam ediyordu. Alman sanayi gruplarında büyük bir tedirginlik başlamıştı. Yüksek sayıda işten çıkarma süreci devam ediyordu. Büyük markalar zarar ediyordu.

***

Esasında küresel anlamda pandeminin ardından ekonomiye destek ve yardım programlarında en iyi performans gösteren ülkelerin başında gelen Federal Almanya’nın belini, daha çok Alman ekonomisi için son derece hayati önem taşıyan ucuz Rus gazının kesilmesi kırdı. Alman sanayisinin olmazsa olmazı ucuz enerji idi; ucuz enerji olmadığı müddetçe Alman sanayisinin rekabet gücü yüzde 70 azalıyordu.

Bunlar yaşanırken, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Federal Almanya’nın maddi ve manevi anlamda en büyük destekçisi, savunucusu ve hamisi olan Amerika Birleşik Devletleri, Almanya’ya sırtını çevirdi. ABD’de de ikinci Trump döneminin demokratik yapıdan daha otoriter bir oligarkik rejime doğru kayış sinyalleri, Alman sistemi ile uyumsuz zorlukların su yüzüne çıkmasına neden oldu. Trump, herhangi bir Rus saldırısında Avrupa’yı ve Almanya’yı savunmam demesiyle büyük bir şok dalgası oluşturdu.

***

Transatlantik yapı çatırdadı. Ayrıca Trump ve Musk yönetiminin mevcut Alman hükümetini sürekli aşağılaması ve aşırı sağ Alman AFD partisinin açıkça desteklenmesi, insan hakları, basın özgürlüğü ve her şeye rağmen yüzde 99 işleyen demokrasi üçgeninde büyümüş Almanları derinden sarstı.

***

Tüm bunlar, II. Dünya Savaşı’ndan bugüne kadar nispeten büyük bir sosyo-ekonomik ve kültürel başarı gösteren, halkını barış içerisinde sosyal adalet sistemi ile mutlu bir şekilde yaşatmayı başaran Almanya’nın bir nevi ‘orta yaş krizi’ne girmesine neden oldu. Almanya, şu an kendisini Avrupa’nın ortasında hiçbir zaman olmadığı kadar yalnız hissediyor. Almanya’nın hareket alanı daraldı.

***

Almanya, Rusya ile Amerika arasında bir nevi mengeneye sıkışmış durumdan nasıl çıkacak? Bu ortamda Almanya, dün parlamento seçimlerini yaptı. Almanların dörtte biri aşırı radikal sağa oy verdi. Ancak her ne olursa olsun, hiçbir zaman ve şartta aşırı sağ (AFD) ile ortak çalışmam diyen partilerin oy oranı yüzde 79!

***

Bunu söylemi son günlerde en çok vurgulayan ekonomi uzmanı Friedrich Merz, Federal Almanya’nın yeni şansölyesi olarak muhtemelen güven oyu alacaktır. Almanya’daki Türkler ile bugüne kadar pek fazla alışveriş ve yakınlığı olmayan Merz, özünde ne kadar elit görünse de Alman toplumunu çok iyi tanıyan bir yönetici ve Türkiye’nin önemini de çok iyi kavramış durumda. En önemlisi, etrafında bu zamana kadar genelde Türkiye’yi kötüleyerek milletvekili olan Türk kökenliler yok!

***

Almanya, yeni bir döneme giriyor ve bu yeni dönemin nasıl şekilleneceği, biz Türkler açısından oldukça dikkatle takip edilmesi gereken bir süreç olacaktır. Bu seçimlerin ardından Almanya’nın karşılaşacağı sorunlar ve atacağı adımlar, yalnızca ülkenin iç politikasını değil, Avrupa ve dünya siyasetini de derinden etkileyebilir. Türkiye’nin konumu ve gücüne yeni bir bakış kazandırabilir.

***

Bu seçimler, Almanya’yı daha olgun ve gerçekçi yapacaktır ve ileriye yönelik ivedilikle ekonomiyi yeniden düzenleyen, hızlandıran ve canlandıran kararların yanı sıra mutlaka göç ve mülteci politikasının sağlam temellere oturtulması sağlanacaktır. Son on yıl, Almanya’yı derinden sarstı; yalnızca çökertmedi. Bundan sonra Almanya, alacağı doğru kararlarla ABD ve Rusya baskısı ve kontrolünden kendisini kurtararak yeni bir güçlü bağımsız Avrupa inşa etme sürecine başlayacaktır.

***

Bu seçimlerin Türk turizmine etkisi olumlu olarak kendisini gösterecektir; zira Türkiye’nin ve Türk halkının, Türk coğrafyasının önemi, yeni kurulacak, güçlendirilecek ve yeniden yapılandırılacak Avrupa için son derece önem arz etmektedir. Amerika tarafından terk edilmiş, Rusya tarafından sürekli tehdit altında tutulacak Avrupa, Türkiye’yi içine dahil etmeye mecbur kalacaktır.

***

Türkiye olarak şimdi ivedilikle Alman toplumu ve ekonomik dinamikler ile birlikteliği ve iki ülkenin birbirine daha yakınlaşmasını sağlayacak çalışmaları başlatacak STK’ları ve yapıları güçlendirmemiz ve Almanya’da ciddi lobi faaliyetleri başlatmamızın tam zamanıdır. Dolayısıyla Türkiye’ye bakış daha pozitif, daha dengeli bir hale gelecektir; bu da turizmde, özellikle pazarlamada bizim turizmcilerin önünü açacaktır.

Hüseyin Baraner

Turizmci

spot_img

EN ÇOK İLGİNİZİ ÇEKENLER

‘TEK TARAFLILIK‘ TEPKİ ÇEKTİ

FARKLI GÖRÜŞLERE TAHAMMÜL YOK Tartışma, öneride ve oturumda farklı görüşlerin...

KADIN SAĞLIĞINDA ALARM !

Kadınlar, biyolojik, hormonal ve toplumsal faktörlerin birleşimi nedeniyle bu...

Yeliz Çelebi Ergin – Köklerinden Doğan Güç, Sınırları Aşan Vizyon

Yeliz Çelebi Ergin, sıradan bir hayat çizgisini kabul etmeyen,...

RAMAZAN ÖNCESİ KAPSAMLI HAZIRLIK REHBERİ

Ramazan ayı, sadece oruç ibadetiyle sınırlı olmayan; fiziksel, ruhsal...

MÜSİAD NÜRNBERG BİR İLKİ BAŞARDI

Mustafa AKBABA BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ Geniş bir katılımla Nürnberg Basın Kulübü’nde...
spot_img
spot_img
spot_img